تك توران : جمعی از فعالین حرکت ملی آذربایجان جنوبی کمپینی را آغاز نموده اند که هدف از آن رساندن صدای مظلومیت ساکنین آذربایجان جنوبی به دولت ترکیه است.
این
فعالین با اشاره به اینکه "باید از تمامی ظرفیتها استفاده نمود" تاکید
کرده اند با یاری تعداد زیادی از فعالین آذربایجان جنوبی این کمپین آغاز به کار
نموده و نوشته اند:"ریجا ائدیریک بو ایشده بیزه یاردیمجی اولاسیز. بیر چوخ
گونئیلی میللی فعالین امکی ایله بو کامپانیا اییشه باشلاییر. بو یولدا سیزده ن یاردیم
گوزله ییریک و بو ایش سیزین یاردیملارینیز اولمازسا سونا چاتمیاجاقدیر.
اومود ائدیریک بیرلیکده
بو ایشی باشا چاتدیریب، بئله لیکله هم بیرلیگیمیزی گوستریب همده سسیمیزی قارداش اولکه
تورکیه یه چاتدیرمیش اولاق."
برای امضای این
طومار بر روی لینک زیر کلیک کرده و در پایین صفحه با درج نام و ایمیل، امضای خود
را ثبت نمایید و یا از حساب فیس بوک خود استفاده کنید. گفتنی است کسانی که نمی
خواهند نامشان در سایت دیده شود می توانند با خالی گذاشتن اولین مربع در پایین فرم
امضا، نام خود را مخفی نمایند.
متن این طومار به
شرح زیر است:
"Özünde Türk kanı taşıyan
ve bu ülküye inanan herkesin bu imza kampanyasına hassasiyetle destek
verelim.Güney Azerbaycan Türklerine uygulanan zulme dur diyelim"
اؤزونو
تورک بیلن هر شخسین بو ایمضا کامپانیسینا دئستئک وئرئرئک "گونئی آذربایجان
تورکلرینه اویغولانان زولما دور دئیه لیم"
Özünü Türk bilen her şexsin bu imza kampanisine
destek vererek "Güney Azerbaycan Türklerine uygulanan zulme dur d
http://www.ipetitions.com/petition/azadliq/
http://www.facebook.com/guney.azerbaycanaazadliq?ref=tn_tnmn
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Bizler Komşunuz İRAN Devletinin egemenliğine , İnsafına
,hoşgörüsüzlüğüne , buyruğuna Terkedilmiş Yüce Türk Milletinin evlatları olarak
ezilen,horgörülen,işkenceler gören, taciz ve tecavüzlere maruz kalan,asli
unsuru sayılmayan Güney AZERBAYCAN halkıyız.
Her yıl binlerce Azerbaycanlı olarak bize reva
görülen bu baskılardan kaçarak Anavatan Türkiye veya başka komşu ülkeler
üzerinden diger üçüncü ülkelere vatandaşlık için müracaat ederek vatanımızı
terketmek zorunda kalmaktayız. Bizler Milli birliğimizi bozan bu adaletsiz,
hukuksuz uygulamadan kaçarak topraklarımızdan, ailelerimizden zorunlu olarak
kopartılarak ayrılmak istemiyoruz.
Bundan dolayı Parçalanmış aile sayısı gün geçtikçe
artmakta,kaçanın kurtulduğu zannedilsede İran da kalan diğer aile bireylerimiz
ve soydaşlarımız iran Hükümet Politikasının ayırımcı, hakir görücü, sürekli ve
sistematik baskılarına ve insani olmayan uygulamalarına bırakılmaktadır.
Ayrıca İran devletinin sistematik baskıları insani
olamayan davranışlarının yanında gayri çevreci tutumları sonucu Güney
Azarbaycanda Urmu Gölünün kasıtlı olarak kurutulması hem Ekolojik dengenin
bozulması amaçlanmış olup bu bölgede yaşayan biz Güney Azarbaycan Türk halkının
yaşam alanlarını daraltmak, zorunlu olarak göçe tabi tutmak, Milli varlığımız
etkisiz kılmak, terkedilen coğrafyada arazilerimize Yıkıcı ve bölücü Terör
örgütü PKK/PİJAK ile Kürt kökenli iran Vatandaşlarını Türklerin terketmek
zorunda kaldığı alanlara yerleştirmek gayreti yıllardır devam etmektedir.
Küresel Güçler “ Türk’ün kendi millet bilincine ulaşmasını sağlayacak hiçbir
olaya ve davaya geçmişte destek vermediler ve gelecekte de destek
vermeyeceklerdir. “ Küresel Güçlerin sömürü düzeninin en büyük düşmanı
sosyolojik olarak Ben’lik algısı üst düzey olan, Ruhlarında Bağımsızlık
düşüncesi en üst seviyede belirgin olan Türk’lere destek vermesi Dünya siyasi
hayatının geçmişi ile düşünce olarak zıtlık göstermektedir. Geçmiş zamanlarda
Türk’ler sömürünün önündeki en büyük “engel Irk “ olarak bölgede sömürenlerin
karşısında ağırlığını hissettirmiştir. Bunun en belirgin örneği Türkiye
Türk’lerinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 20. Yy. başında
emperyalistlere karşı başarılı bir Bağımsızlık Mücadelesi vermesi gösterebilir.
Emperyalizmin en büyük korkusu biz Türk milletinin varlığıdır. Ne yazıkki asırlardır
yaşadığımız topraklarımıza,vatanımıza Milletimize İran devleti tarafından
yabancılaştırma çabaları baskıcı bir politika ile her gün artarak devam
etmektedir.
Güney Azerbaycan ‘da yaUrmu Gölü şanan Faciasının
incelenmesi, bu facianın Sosyal , ekonomik, siyasal ve kültürel yansımalarının
ortaya koyduğu gerçekler ışığında İran Türk’lerin içinde bulunduğu duruma ışık
tutmaya çalışacağız.Türkiye Türkçe’sindeki adı Urmiye olan Urmu gölü İran
Yönetimi için neden bu kadar önem arz etmektedir ?
Bu sorunun en belirgin cevabı , Gölün çevresindeki
Güney Azerbaycan Türk nüfus yapısında yatmaktadır.
Gölün çevresinde yaşayan insanlar Azerbaycan
Türk’üdür.Urmiye Gölü’nün kıyısında kurulmuş olan Urmiye şehri, İran’da
Tebriz’den sonra Azerbaycan Türklerinin en yoğun olarak yaşadığı şehir olmanın
yanında İran’ın 10. büyük şehridir. Urmiye şehrinde ve çevresinde yaşayan
nüfusun yüzde 90’ı Türk’tür.
Gölün kuruması ile etkilenecek insan sayısı yaklaşık
14 Milyondur. İran parlamentosu Urmu Gölünün kurumasının önüne geçmek için
ortaya koyulan çalışmalara geçit vermemektedir. Göle su aktarılması için yapılan
çalışmalara izin vermeyerek aslında gölün kurumasını istediğini ironik olarak
ifade etmektedirler.
İran yönetimi gölün kurumaması için projeler
geliştirmiş bunları onaylamış fakat kasıtlı olarak bir türlü hayata
geçirmemiştir. Bu projeleri hayata geçirmediği gibi Urmu gölünü besleyen ana
damar görevi gören akarsuların üzerine 36 adet baraj, su bentleri inşa etmiş ve
planlaması yapılan benzer yapıların projeleri devam etmektedir.
İran Yönetimi, Uluslar arası onaylanmış anlaşmaları
hiçe sayarak kendi ideolojik çıkarları için coğrafi koşulları değiştirerek
insanlar üzerinde etkili asimilasyon politikası uygulamayı kendisine model
olarak seçmiştir.Urmu gölü kuruduğu zaman havzasında oluşacak ekolojik faciadan
sadece gölün çevresindeki insanlar etkilenmeyecek yakın komşu ülkelerde, başta
Türkiye olmak üzere bu coğrafyadaki bütün tarım havzaları da etkilenecektir.
Urmu gölü bugün itibariyle eldeki verilere göre 1976
yılından bu güne kadar yüzde 70 oranında küçülmüştür yani büyük bir kuruma söz
konusudur. Bu ekolojik bir facianın yanı sıra sosyo ekonomik açından bölge ve
yakın komşuları için büyük bir felaket demektir. Nedeni ise kurumanın sonucunda
oluşan tuz çölündeki tuz kristalleri rüzgar vasıtası ile tarım arazilerine,
meralara taşınacak ve bitki türleri etkilenecek ve değişecektir. Tarım ve Tarıma
bağlı sektörlerde çalışan İnsanlar göç etmek zorunda kalacaktır. Aslında İran
rejiminin de istediği budur. İnsanlar doğal yollardan göç etsinler , çünkü
Farisilere göre bu insanlar ( Türkler ) Soydaşlarına yakın oturduğu müddetçe
Rejimin sürekliliği devamlı bir şekilde tehdit altındadır.
Urmu Gölünün kurutulması çalışmaların karşısında
olmak her Dünya Vatandaşı için bir görev iken Güney Azerbaycanlı biz Türkler
için bir zorunluluktur. Dünyanın hangi coğrafyasında yaşarsa yaşasın bir tek
Türk’ ün sorunu Dünya üzerinde yaşayan Bütün Türk’lerin Sorunu olmadıkça Türk
birliğine erişmek ve yolunda yürümek sadece hayaldir.
Eyalet İsimlerinin Değiştirilmesi Sorunu
1990’lı yılların başlarında İran hükümeti demografik
ihtiyaçların zorunlu kılmasını gerekçe göstererek sıkça eyalet isimlerini ve sınırlarını
değiştirmiştir. O döneme kadar Türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı ve kendi adını
taşıyan Doğu Azerbaycan ve Batı Azerbaycan adlı iki eyalet mevcut iken İran
hükümeti, 1993 yılında aldığı bir kararla Doğu Azerbaycan’ın bir kısmını
bölerek yeni bir eyalet oluşturmak istemişti. Bu yeni birimde Türkler, etnik
Farsların daha yoğun olduğu bir coğrafyada kalacak ve buraya da Sabalan adı
verilecekti. Karara Türk öğrenciler, Tahran yönetimine gönderdikleri mektuplarla
itiraz etmişlerdir. Tahran yönetimi protestoların yoğunluğu karşısında geri adım
atsa da bu kez eyaletin adını Erdebil olarak değiştirmiştir. Güney Azerbaycan
Türklerinin itirazlarında dile getirdikleri ifadeler, yalnızca isim ve kimlikle
alakalı olmadığı,aynı zamanda ekonomik ve sosyal açıdan üretken olan eyalet ve
şehirlerin yeni yasayla potansiyellerini kaybettikleri, halkı fakirleştirerek
farklı bir baskıyla fakirleştirmek Türk halkının Farisileirin ekonomik egemenliği
altına almaktır.
Büyük Türkiye devletnin tarihsel olarak bölgesinde
söz sahibi olması, komşu ülkelerdeki soydaş ve akraba bağları, bağımsızlık
özlemi çeken yaban ellerdeki Türk soydaşlarının her zaman güven kapısı
olmuş,umut ışığı olmuş ve hayallerini Türkiye gerçeği ile bütünleştirmiştir.
Filistin davasındaki cesaretli adımlarınız İsrailin
akıl almaz politikalarına ne denli set vurduğunu taktir ve heyecanla takip ettğimizi,
Suriyedeki azınlığın haksız ve hukuksuz uygulamaları, Esat cinayetleri taraflarınca
Dünya kamuoyuna nasıl taşındı ise Biz Güney Azerbaycan Türk halkına İran
devletinin benzer
baskılarının,yıldırma ve asimile politikalarının, siz
değerli TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞININ dikkatine sunar; babacan
ellerinin uzatılmasını yurdundan uzakta sürgün,sığınmacı , dini ve kültürü
farklı ülkelere zorunlu vatandaşlık talebinde bulunmak zorunda kalan bizlere
büyük moral ve güven verecektir. Saygılarımızla.
GÜNEY AZERBAYCAN TÜRK HALKI ADINA